Cape Town

HERKESİN AFRİKA’SI

Nefis doğası, üzüm bağları, kıvrılarak beyaz kumsallara inen muhteşem yolları ve kent merkezindeki canlı hayatıyla Cape Town, sanatın da dönüştürücü gücüyle daha hafif bir gelecek yaratma çabasında.

Yazı: Çiler İlhan
Condé Nast Traveller Türkiye, Genel Yayın Yönetmeni

Kilometrelerce uzanan teneke barakalardan yayılan ağır koku karşıdaki Masa Dağı’nın üstüne sessizce iniyor. Soldaki direksiyonun başına takım elbisesiyle geçmiş rehberim Stevie buradan çıkma. “Devlet ev yapıyor. Babam on yıl sıra bekledi. Sırası geldiğinde kendine zor da olsa bir ev almış durumdaydı; hakkını arkadaşına verdi,” diyor.

Herkes Stevie kadar şanslı değil. İşsizlik oranın % 25’lerde seyrettiği Cape Town’da işsiz yerli sayısı çok yüksek. Herkesin “rengine göre” yaşamak zorunda bırakıldığı yıllarda, siyahların toplandığı ilk bölge Langa; o dolup taşınca kurulan Gugulethu ve başkaları; ama sanki en fenası Khayelitsha… Üç kişiden biri temiz suya erişmek için bugün bile en az 200 metre yürümek zorunda. Rahatça kurulduğum arabadan kafamı uzatıp utanarak barakaların içini görmeye çalışıyorum; bazılarına sadece bir yatak ve bir televizyon sığmış. Bir kısmına baraka demek bile zor; çerden çöpten çatıları, pencereleri ev sakinlerini ne sıcaktan, ne soğuktan koruyacak vaziyette. Artık bu zoraki gettoların etrafını çevreleyen tellerde elektrik ve “yasaklı” bölgeden çıkmak için ihtiyaç duyulan iş yeri izin kağıdı yok ama apartheid ruhunun buraları terk ettiğini söylemek çok zor.

Cape Town insanoğlunun mükemmel bir yansıması: İnanılmayacak kadar çok güzellik ve duymak istemeyeceğiniz kadar çok zulüm.
Yine de güzel haberler var. Afrikalı sanatçılar çok yakında, ağır tarihlerini görkemli topraklarından tüm dünyaya haykırabileceği bir platorma kavuşacak: Liman bölgesi Victoria & Albert Waterfront’ta Afrika kıtasının ilk büyük çağdaş sanat müzesi, Zeitz Museum of Contemporary Art Africa (Zeitz MOCAA) yıl sonu açılacak. Baş küratör Mark Coetzee’ye göre proje; Zeitz Vakfı kurucusu Jochen Zeitz’ın zengin çağdaş Afrika sanatı koleksiyonuna bir yuva arayışı; V&A yöneticilerinin sosyal sorumluluk bilinci ve “fikir makinası” olarak tanınan İngiliz mimar Thomas Heatherwick’in bu ambarı işe yarar bir mekana dönüştürme arzusuyla meydana çıkan bir tesadüfler mucizesi. Zeitz MOCAA, 57 metrelik, 1921’den kalma tahıl ambarı (Grain Silo) binasına kuruluyor. Yılda 24 milyonun üstünde ziyaretçiyle V&A Waterfront Afrika’nın en çok ziyaret alan bölgesi; kıta sanatının dünyaya açılması için doğru bir nokta. On bine yakın metrekarede dokuz kata yayılacak müzenin 6000 metrekaresi 80 galeri alanıyla sergilere, bir katı eğitime ayrılacak; restoranlar, muhafaza ve depo alanları da olacak. Müze; konutlar, ofisler, otel ve yaşam/eğlence alanlarından oluşup yenilenecek liman bölgesinin kalbi konumunda. Coetzee, V&A Waterfront’un, ırksal ve ekonomik olarak bölünmüş bu kentte bulabildikleri nadir ortak alanlardan olduğunu ve müzenin bu sebeple buraya kurulduğunu belirtiyor. Zeitz MOCAA, Afrika’nın kültürel mirasını kutsayan, kişisel tarihini yazan ve kendini, kendi gerçekleriyle tanımlayan bir sanatsal sürece tanık olacak. O halde bundan böyle sanatın dönüştürücü ve özgürleştirici gücü Afrika’nın üstünde olsun!

NE YAPILIR

Woodstock: Kentteki olumlu hareketin habercisi bu semtte tüm renkler bir arada. Tasarım mağazalarından ofislere, atölyelere yaratıcı bir enerjinin doldurduğu eski değirmen The Old Biscuit Mill buradaki dönüşümün merkezi. Ünlü şef Luke Dale-Roberts’ın restoranı The Test Kitchen ve binanın üst katındaki daha rahat Pot Luck Club da burada.
Zeitz MOCAA: Bina henüz inşaat aşamasında ama limandaki geçici pavyonda Zeitz Koleksiyonu’ndan seçilmiş parçaları görmek mümkün. zeitzfoundation.org
The District 6 Museum: 1970’lerde bu bölgedeki 60 bin siyah gettolarda yerleşime zorlanmış ve evleri buldozerlerle yıkılmış. Kent tarihi için çok sembolik olan müze ise 1994’te kurulmuş. www.districtsix.co.za
Masa Dağı: Kentin meşhur dağına teleferikle çıkıp kente tepeden bakmak şart; www.tablemountain.net
Sahiller: Bazılarında söfr ve su sporlarının yapıldığı dört kumsala sahip beyaz kumlu Clifton ile mavi bayraklı Camps Bay plajları popüler. Afrika penguenleriyle tanışmaya Simon’s Town’daki Boulders plajına gitmeli.
Yürüyerek keşif: Merkezdeki daha turistik Parlamento Binası; Company’s Garden; kafelerin, barların sıralandığı canlı Long caddesi; galerilerin olduğu Loop caddesi; renkli evleriyle, mahalle sakinlerinin evlerinde yemek dersi alabileceğiniz Müslüman mahallesi Bo-Kaap; hepsi birbirine yürüyüş mesafesinde.

 

NEREDE KALINIR

Cape Grace: 120 odalı şık otel V&A Waterfront’ta. www.capegrace.com
The Grand Daddy: Long caddesindeki merkezi, dört yıldızlı otel eğlenceli bir konaklama için ideal. www.granddaddy.co.za

NASIL GİDİLİR

THY, İstanbul-Cape Town arası direkt uçuyor.

(Milliyet Pazar, 15 Mayıs 2016)