Büyünün Kuklası

BÜYÜCÜLER, BABALAR, OĞULLAR

Çiler İlhan

Büyünün Kuklası
Mercedes Lackey
Çeviren: Yiğit Değer Bengi
Artemis Yayınları, Aralık 2004, 393 sayfa

Giriş, Todorov’dan: “.tuhaf olayların normal davranışlar gibi görüldüğü bir dünyadan söz ediyorsak, okurda bir izlenim uyandırıyorsak, işte o zaman okuyucu kendisini bir fantastiğin ortasında bulur..” 1 Todorov’un fantastik tanımlarından “saf olağanüstü” kategorisini güzelce dolduran bir kitap bu. Hem de; “kendisine başvurulmadıkça kabul edilemez gibi gelen belli sınırların aşılmasına da olanak sağlayan“larından. Ayrıca şu da var; “.ensest, eşcinsellik, çoklu birleşme, ölüseverlik, şehvetin aşırısı. Belli bir sansüre uğramış, yasak izlekler listesi okur gibiyiz. doğaüstü öğelere başvurmanın bu yargılamadan kurtulmanın bir yolu olduğu söylenebilir.” 2 O halde söyleyelim.

Büyünün Kuklası, 1950 doğumlu Amerikalı yazar Mercedes Lackey’nin, “Valdemar Serisi” kapsamında yayımlanan “Son Hanedan Büyücüsü” üçlemesinin ilki; Amerika’daki basım yılı 1989. Müzisyen ve söz yazarı da olan “Jet Lackey”nin eserlerinin sayısı şu anda elliyi geçmiş, hedefi, Asimov’un birkaç yüzlerine ulaşmakmış. Kendisine büyülü şanslar dileyip kitabın konusuna geçersek: Bir nevi ortaçağ yaşayan Valdemar Krallığı sınırları içindeki Forst Reach topraklarında ikamet eden Vanyel Ashkevron, simsiyah, gür saçları, gri-gümüşi gözleri, çıkık elmacık kemikleri, kıvrımlı dudaklarıyla, derebeyliği babasından sonra yönetecek bir zalimden ziyade, kendisinin de arzu ettiği gibi ozan olmaya yakışacak bir genç adam. Ama ne yazık ki en büyük erkek kardeş ve zoraki varis… Oğlunu istediği kalıba bir türlü sokamayan baba Lord Withen çareyi, onu eğitim için Hanedan Büyücüsü kız kardeşi Savil’in yanına göndermekte bulunca Vanyel, arzuları, korkuları, yapacağı içsel keşifler ve seçimlerle baş başa kalır. Macera da bundan sonra başlar; içine kapanık, kırılgan, küskün genç, atını, ergenliğin engelli pistlerinden atlatıp olgunlaşma vadisine doğru sürmeye başlayınca… Ve seçimlerinin sadece babasının tercihleriyle değil (derebeyi olmak yerine ozan olmak), genel toplumsal tercihlerle de (karşı cinsi değil aynı cinsi sevmek) çakıştığını görür. İşin kötüsü, söylendiğine göre kendisinde ne ozanlık, ne de büyü hüneri vardır! Sonra öğreniriz ki belki de vardır, bir fırsat bulup içinden taşmayı bekliyordur. Bekliyordur ama, büyü hüneri bedelsiz bir yetenek değildir.

Kitabın en kuvvetli yönünün Vanyel’in, gençlerin ve aslında bir zamanlar genç olmuş herkesin kolaylıkla özdeşleşebileceği bir karakter olması olduğu söylenebilir. Kişiliğini hiçe sayan despot bir babanın çatısı altında yaşayan on altı yaşındaki Vanyel’in (“Vanyel her ne olduysa…bir oğul değil de yatak odasındaki gücünü ispatlarcasına etrafta dolaşan bir kopyanı istemen yüzündendir..” 3) geçirdiği tüm o kararsızlıklar, sıkıntılar, altında sevilme, kabul görme arzularının gizlendiği küstahlıklar çok gerçekçi, çok tanıdık. Kitaptaki diğer karakterler de oldukça akılda kalıcı. Oğluna yazdığı mektuba “Selamlar” diye başlayıp “.Ve sana takdirlerimi temsilen bu küçük hediyeyi yolluyorum… Lord Withen Ashkevron” (s. 172) diye bitiren, genel olarak iç dondurucu ama yine de sadece bildiğinin iyisini yapan, çocuklarını sevmeyi, onların farklılıklarıyla başa çıkmayı öğrenemeyen baba, çok inandırıcı. Ailesinde söz hakkı olmamakla birlikte nazlarından, bencilliklerinden vazgeçmeyen anne Leydi Treesa; ailenin tek tük dişi güçlerinden abla Lissa. Pelagirs tepelerinde yaşayan ermiş Tayledraslar, kuş lordları, kuş leydileri, büyü kalkanları derken dünyanın farklı topraklarında her daim içimizi acıtan yaralar da çıkıveriyor karşımıza satırlarda; hırs küpü zalim yöneticiler, siperleri anlamsızlıkla kazılmış savaşlar, kan davaları. Bu fantastik topraklardaki olaylar, ilişkiler her okurun bir damarını yakalayıp sızlatacak cinsten.

Aşk, farklı cinsler, farklı türler arasına özgürce serilerek tüm kitabı sarmış. Özellikle Vanyel ile Tylendel arasındaki ilişki; ruhlarını korkusuzca açışları, kendilerini tamamıyla birbirlerine verişleri çok romantik. İyi bir kalbi, krallığa hizmet etme yeteneği olan gençleri bulup seçen, insan zekasına, telepati yeteneğine sahip atımsı varlık Yoldaşların “Seçilmiş”lerine bağlılığı da etkileyici. Bununla birlikte, tek bir kişinin farklı kimselere aynı yoğunlukta duyduğu sevgi sayısı yer yer kafa karıştırıyor: Tylendel’in ikizine beslediği neredeyse ilahi sevgi; “ruhumun kız kardeşi” dediği yoldaşına; “ruh eşim” dediği Vanyel’e ve kendisine “ruh oğlum” diyen Savil’e duyduğu sevgi. Kadim öğretilerden beslenmekle birlikte “yeni çağ” diye yeniden adlandırılan bu türden sevgi fazlalığı insanda, sanki tek bir ruh dörde bölünmüş izlenimi uyandırıyor; belki de öyledir.

Kitap, binlerce yıllık uzak doğu öğretilerinden lastik reklamlarına söylenegelen, “kontrolsüz güç, güç değildir” iddiasını taşıyor. Vanyel’in eğitiminin ve maceralarının üstünde yapılandırıldığı diğer bilgece önermeler de okurun hoşuna gidebilecek türden: “. Gördüğün geri dönülmez bir gelecek değil, eğer değiştirmek için hiçbir şey yapılmazsa olacak olandır. Şu an itibarı ile gelecekte olması en muhtemel şeyleri görüyorsun. Gördüklerin değiştirilebilir; sen değiştirebilirsin.” (s. 367)

Büyünün Kuklası, sahip olduğu bazı kuvvetli unsurlara rağmen, her satırda iyi söylenmiş söz arayan okuyucuyu sıkabilir. İç monologların bir kısmı gereksiz tekrarlar niteliğinde, bazı diyaloglar da inandırıcılıktan uzak. Bununla birlikte kurgu bizi beklemediğimiz yerlere götürebiliyor. Ayrıca, devamlı meyve, sebzeyle beslenen biri bile ara sıra cips, hamburger yemek isteyecektir. Böyle birileri için, gençler için, evinde sivilce-sinir içinde genç barındıran ebeveynler için ve gayet tabii fantazi tutsakları için tavsiye edilebilir. Ve Jet Lackey’nin hakkını verip unutmamak gerekir ki Vanyel 1989’da başkentteki büyücülük okuluna giderken Harry Potter trende Rowling’in zihnine düşmek için 1990’ı, matbaayla buluşmak için de 1998’i bekleyecekti. Potter kadar büyük değil elbet, ama Lackey’nin de karakterlerinden yarattığı bir oyuncak bebek endüstrisi var. İsa’sına ve heteroseksüelliğine toz kondurmayan Amerikalı muhafazakarların, çocuklarının Vanyel’i okumasındansa daha orta yollu bir kahraman olan Harry’yi okumasını tercih ettiğini düşünmek sanırım şaşırtıcı olmayacaktır.

Sona yaklaşırken sözü yine Todorov’a bırakalım: “.Öykünün sonunda birçok engeli aşarak büyür çocuk ve yeniden baba evine katılır. Denge yeniden kurulmuştur, ama kuşkusuz baştakinden farklıdır.” 4 Vanyel baba evine dönecek mi henüz bilmiyoruz ama birinci kitapta bile göze görünür biçimde büyüdüğü kesin. Bu son ve en yetenekli Hanedan Büyücüsü’nün maceralarını takip etmek isteyen okurlar için Artemis, üçlemenin diğer kitapları Büyünün Beklentisi ve Büyünün Bedeli‘ni de hazır ediyor.

1 Tzvetan Todorov, Fantastik Edebi Türe Yapısalcı Bir Yaklaşım, Çev. Nedret Öztokat (İstanbul: Metis Yayınları, Ocak 2004), s. 167

2 a.g.y., s. 153-4

3 Mercedes Lackey, Son Hanedan Büyücüsü Üçlemesi 1-Büyünün Kuklası, Çev. Yiğit Değer Bengi (İstanbul: Artemis Yayınları, Aralık 2004), s. 277 (Bundan sonraki alıntılar metinde parantez içinde verilecektir.)

4 Tzvetan Todorov, Fantastik Edebi Türe Yapısalcı Bir Yaklaşım, Çev. Nedret Öztokat (İstanbul: Metis Yayınları, Ocak 2004), s. 158

(Radikal Kitap, 28 Ocak 2005)