Radikal

Sürgün her yerde yalnızdır

Sinan Kandemir

Çiler İlhan ilk kitabı Rüya Tacirleri Odası‘nda klasik öykü biçimlerinin dışına çıkarak oluşturduğu bakış tarzını fantastik kurguyla şekillendirmiş; okuyucu kendini, gerçeküstü olayların içinde buluvermişti. Yeni kitabı Sürgün, ilk kitabın aksine tamamen gerçek olayların öykülerinden oluşuyor. İlhan, yeni kitabına başlamadan önce gazete kupürleri biriktirmiş. Bu kupürleri aynı zamanda Sürgün‘ün çıkış noktası olarak görmek de mümkün. Her biri toplumun kanayan yaralarıdır aslında sürgün öykülerinin. Anlatmaya değer hikâyeniz varsa, onu yakalamışsanız anlatırsınız, yoksa kenara çekilip anlatılacakları dinlersiniz.

Ağabeylerinin öldürdüğü bir kız çocuğundan Pippa Bacca’nın iç acıtan dramına, Batman’da intihar eden kadınlardan Diyarbakırlı Celaleddin’e uzanan bir yolculuğa çıkıyoruz kitapla birlikte. Kimi zaman Irak işgalinin tam ortasında, kim zaman da bir polis memurunun iç hesaplaşmasında buluyoruz kendimiz. Hırsızlık yaparken cinayet işlemiş bir gencin kendisiyle yüzleşmesi ihmal edilen, görmezden gelinen hayatların çarpıcı bir sonucu olsa gerek. ‘Öldürdünüz’ adlı öyküsüyle Rakel Dink’in dilinden yazılmış bir saygı duruşuna şahit oluyoruz içimiz sızlayarak.

Öykülerin derinliğine indiğimizde, öyküleri kurgularken yaşadığı didişmeleri, sorgulayışları, sözcüklere sinmiş bir titizliği bulmak mümkün. Ayrıca kitapta matematiksel anlamda bir sıralama göze çarpıyor. Örneğin her üç bölümde bir hem uluslararası savaç suçlarından hem de toplumsal ve bireysel suçlardan bahsediliyor. Bu da öykülerarası paralellikleri güçlendiriyor. İyi bir hikâyeyi yakalamış yazar için, modern anlatı kurallarının çok da önemi yoktur. Her anlatı kendi kurgu öğesi içinde var olur. Kurgulansın ya da kurgulanmasın anlatılması ‘gerekli’ olan hikâyelerde, sayfalara aktarılan anlatılar okuyucuyu hemen kuşatıverir. Her ne kadar bazı bölümlerde kurgusal eksiklikler göze çarpsa da, bütünü itibariyle okunması gereken öykülerden oluşuyor Sürgün. Sonuçta ortada öyle ya da böyle iç acıtan öyküler var.

‘Güneşin ve yıldızların ışığı her yerden görünür’ der Dante. Gerçekten de görünmesini umut eder insan. Ama görmek isteyip de göremeyenlerimizin çoğunlukta olduğu aşikârdır günümüz dünyasında. O yüzdendir ki Sürgün kitabı ilgiyi hak ediyor. Yaşanılan acılar geride kalsa da hepimizin bildiği, bazen bilmezden geldiği gerçeklikleri su yüzüne çıkarmak gerekir bazen. Bir romanda, bir hikâyede ya da öyküde. Çiler İlhan da bunu yapmaya çalışıyor, unutmamak ve hatırlamak için…

(Radikal Kitap, 2 Nisan 2010)