Radikal Kitap
KIŞKIRTICI, KARA VE KARAMSAR
Tuğba Benli Özenç
Odanın kapısı açıktı-zaten hiç kapalı olmaz(lar). Üzerinde adı yazılı; “Rüya Tacirleri Odası.” İtip içeriye baktım. Kaçmadım ben, kendi isteğimle geldim buraya. Neler olacağını bilmiyordum. Çünkü kapıların hiç biri aynı değildir. Kopyalarını da yapıyorlarmış ama önünde durduğum kapı onlardan değil. Öyle dediler bana;rüyamda. Böylelikle tanıştık kendisiyle. Beklenmedik bir misafir değilim bu yüzden olabildiğince rahatım içeri girerken. Yanımda yoldaşlarım da var gerçi; hayal gücü, kaçınılmaz merak, başka kapıların ardından topladığım pek çok varlık, birkaç çocukluk anısı, bir parça hata payı, gerçeklik mayası, bir tutam kuşku vs… Böyle kalabalık girince içeridekileri rahatsız etmemek için usulca sokuluyorum huzurlu bir loşluğun bir köşesinde bekleyen biraz huzursuz ama güler yüzlü kadına. Onu takip ediyorum ve o bildik kokuyu duyuyorum;yeni açılmış kitap kokusu. “Siz devam edin ben buralarda olacağım,” diyor kadın yazar/yaratıcı.
Özgür ruhun tezahürü
Bülent Somay ; “Fantastik, yazarın simgesel düzenin içinden ‘Gerçek’e bakmaya çalışması, bunun için de imgeselin içinden geçen uzun bir yolculuk yapması, var olan simgesel düzende yeri olmayan imgeler inşa ederek bunları simgesel yapının içine yerleştirmesi, bu yolla da onu altüst etmesi, yadırgatması demektir,” diyor. (1002. Gece Masalları/sf:8) Baştaki kısacık öykülemede adı geçen Rüya Tacirleri Odası adlı kitabın yazarı Çiler İlhan’ın birbirlerine göbekten bağlı hikayeleri, gece karanlığında çocuk kulaklarımıza mırıl mırıl anlatılan masallardan bugünün fantastik kurgusuna uzanan hayali geçidin içinden özgürce geçmiş bir ruhun tezahürü olarak cisimleşiyorlar.
Fantastiğin bir “kaçış edebiyatı” olup olmadığı üzerine yapılan derinlikli tartışmaları ya da sayfalarını benzer tuhaflıktaki yaratıklarla dolduran, hayal gücünü içi boş bir çuval gibi sunan, daha çok korkudan ve makineden beslenen dünyalar sirki haline gelen kitapları bir yana bırakıp, bize bu türü sevdiren ustaların katışıksız diline kulak verelim. Onlar bize imkansızın, var olmayanın hikayelerini anlattılar. Sayfalar üzerinden muhayyilemizi tüm inandırıcılığı ile kuşatan, canlı ve güçlü kurgulardı bunlar.
Çiler İlhan da ‘delişmen’ hayal gücünü kullanırken bu hikayelerin aktığı o kadim yollardaki yaşlı taşları birer birer eteğine toplamış, sonra da onları ortalığa saçmak yerine dikkatlice yerlerine yerleştirmiş olmalı. Her ne kadar belirli bir türe sığdırmak zor olsa da kitabın okur üzerinde bıraktığı ilk intiba yazılan hiçbir şeyin tesadüfi olmaması. Teknolojinin olağandışılığında kaybolmuş ruhu, ötekini arayıp bulan ve hatta eleştirel bir tutum takınan hikayelerin en dikkat çekici yanı ise kullanılan dil. Ne kökleri yeterince derine uzanamadığı için çürüyüp giden bitkiler gibi ölü bu sözcükler, ne de gereğinden fazla parlak, süslü ve akılsız. Bildiğimiz anlamlarından bir şey kaybetmeyen ama büyük bir iştahla çiğnenmiş ve hazmedildikten sonra başka bir görünümle önümüze konan sözcükler, tanımlamalar, tasvirler. Örnek vermeyelim sürprizi bozulmasın. Fantastik öğeler ise bu epey eğlenceli keşifler arasında eğreti durmuyor aksine hep olduğu gibi birlikte iyi iş çıkarıyorlar. Bu sayede yazar, son derece sıkıcı olan bir mahkeme tutanağından düpedüz komik bir hikaye çıkarıyor. Ardından fantastik kurgunun vazgeçilmezi büyü geliyor; küçük bir büyücünün laneti. Derken ortalık kararıyor. Dini motiflerin olduğu bir kara dünya, yabancı değiller buralı hepsi. Organlarınızı istiyoruz diyor hikayenin başı. Ütopik bir kurgu bu. Ama ak sözcükler geçmiyor içinde. Karamsar ve kötücül. Hikayelerin sonrasını ise dilerseniz kitaba bırakalım.
Çiler İlhan, 2005 yılında basılan, içinde fantastik öykülerin yer aldığı 1002. Gece Masalları adlı kitabın yazarlarından biriydi. Daha öncesinde ise okuduğu okulların üzerine kurduğu kariyerini yazar olmak için bıraktı. 2000 yılından bu yana (1993’te aldığı Yaşar Nabi Gençlik Ödülleri “Dikkate değer öykü ödülü” nü de yanına katarak) çeşitli dergilerde öyküleri, denemeleri, çevirileri, kitap tanıtım yazıları yayımlandı. Rüya Tacirleri Odası yazarın ilk kitabı ve hayal mahsulleri odası. Burada vakit geçirmek isteyenler için ufak bir öneri, önce odadaki cini dinleyin. Dili önemli değil her halükarda anlarsınız. Çünkü rüyaların dili aslında bu.
(Radikal Kitap, 8 Eylül 2006)